Varşova'da Tezhip ve Kaligrafi Sergisi

Yazıcı-dostu sürüm

Varşova Yunus Emre Enstitüsü ve Albaraka Türk’ün Polonya Eski Eserler Baş Arşivi işbirliğiyle, 3 Mart 2016 tarihinde “Tezhip ve Kaligrafi Sergisi” açıldı.

Küratörlüğünü Prof. Uğur Derman ve Prof. Dr. Çiçek Derman’ın yaptığı serginin açılışına, Türkiye Cumhuriyeti Varşova Maslahatgüzarı İstem Cırcıroğlu, Elçilik Müsteşarı Arif Taşpınar, Askeri Ataşe Mehmet Emin Tomas ve eşi, Polonya Müftüsü Tomasz Miskiewicz, Albaraka Türk Kurumsal İletişim Müdürü Ekrem Şahin, Polonya Eski Eserler Baş Arşivi Müdürü Dr. Hubert Wajs, Varşova Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Öztürk Emiroğlu, Varşova Üniversitesi Galeri Müdürü Dr. Tomasz Str?czek, Varşova Yunus Emre Enstitüsü Koordinasyon Kurulu Üyeleri Mustafa Tuncer, Fikret Büyükbayrak ve Cevdet Balkan ile birlikte çok sayıda davetli katıldı.

Açış konuşmaları Varşova Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Öztürk Emiroğlu ve Polonya Eski Eserler Baş Arşivi Müdürü Dr. Hubert Wajs tarafından yapıldı. Emiroğlu konuşmasında ebru, tezhip, hat gibi geleneksel Türk sanatlarını Polonyalılara tanıtarak Türklerdeki estetik zevk konusunda Polonyalılara görsel şölen sunmak istediklerini kaydetti. Ways ise işbirliğinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek ilerde bu tür alışmalar yapmak arzusunda olduklarını beyan etti. Konuşmaların ardından Prof. Uğur Derman ve Prof. Dr. Çiçek Derman tarafından ‘’Türk Hat ve Tezhip Sanatı’’ üzerine konferans verildi. Uğur Derman konuşması özet olarak şöyleydi:

“Dünyadaki okuma/yazma vâsıtaları arasında estetik bakımdan başı çeken Arap asıllı İslâmî harfler ve Uzak Doğu harfleridir.

İslâmiyetin doğuşundan başlayarak gelişen Arap yazısı, İslam’ın kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’in en bediî şekilde yazılması gayretiyle bir müstakil sanat hâline gelmiş; bu yeni dinî kabullenen milletlerce de benimsenmiştir. Bunlar arasında Osmanlı Türkleri ve İran sahasındaki İslâm devletleri ilk hatırlanacak olanlardır. Husûsuyla, İstanbul’un 1453 yılındaki fethinden sonra kendine has bir karakter kazanan bu yazı sistemi, tedricî yükselişini XX. yüzyıla kadar sürdürmüştür.

Hattın birçok nev’i vardır ve bunlar kamış kalemle yazılırlar. Kullanılan mürekkeb de isden yapılır, bâzan altın mürekkebi ve diğer renkli mürekkebler de kullanılır.

En ziyâde revaçda olan yazı nevileri sülüs-nesih-muhakkak-reyhânî-tevkî’ ve rık?’ yazılarıdır. Bunun dışında, İran’dan Osmanlı’ya gelen ta’lîk hattı da Türkçe yazımına çok uyan bir hat nev’idir. Sülüs ve ta’lîk yazılarının uzaktan okunabilecek kadar geniş ağızlı kalemle yazılan cinsleri için celî sıfatı kullanılır. Böylece, levha adıyla adlandırılan ve duvarlara asılan uygulama şekline çok rastlanır. Levhada yazılanların mânâsının yanısıra, buradaki çizgi saltanatı seyredenlere haz verir.

Osmanlı resmî yazışmalarına mahsus dîvânî ve celî dîvânî yazıları da dikkate değer iki nevidir, fakat sanat yazısı olarak kullanılmazlar. Osmanlı devletini temsil eden Padişah tuğraları da bu sınıfa dâhildir.

Polonya Devlet Arşivi binasında açılan bu sergide İstanbul’daki Albaraka müessesesinin koleksiyonunda bulunan eserlerden 35 adedi nazarlarınıza sunulmaktadır. Bunları iki bakımdan değerlendirmek mümkündür:

1. Hat sanatının en mükemmel devrini idrâk ettiği XIX. asrın üstâd hattatlardan bazılarının celî sülüs ve celî ta’lîk levhaları, zamanımızın ebrû sanatkârı Alparslan Babaoğlu tarafından dekupaj tekniği ile ebrûya başarıyla tatbîk edilmiştir (11 aded).

2. XX. yüzyılın son çeyreğinde bu sanata gönül verip de yetişen yeni nesil hattatlarının sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, celî ta’lîk ve en ziyâde istifli olarak yazılmış celî sülüs levhalarından örnekler sıralanmaktadır.

Hat, başlı başına bir güzellik olmakla beraber, bu güzelliğin çıplak kalmadan giydirilmesi ise tezhib sanatının gerçekleştirilmesiyle olur.  Yüzyıllar öncesinden Orta Asya’da başlayıp gelişen tezhib, bitki ve hayvan asıllı şekillerin üslublaştırılmasıyla motiflerine sâhib olmuş; bunlar altın mürekkebi ve muhtelif boyalarla şâhâne renkler kazanmıştır. Sergilenen örneklerin etrafındaki tezhib çalışmaları da XX. yüzyıl sonunda ve XXI. yüzyıl başlarında yetişen genç sanatkârlara âiddir (24 aded).

Prof. Dr. Çiçek Derman ise tezhip ve hat arasındaki önemli noktalara vurgu yaparak tezhip sanatının inceliklerini anlattı. Tezhipte yazı, motif uygunlukları, büyüklük ve küçüklükleri, renk uyumu, yüzyıllara göre tezhibin gelişimi ve kullanılan malzemeler hakkında bilgiler sundu.

Konferansın sonunda Varşova Yunus Emre Enstitüsünün  “Nihavend” isimli korosu, Türk Sanat Müziğinden parçalar icra ederek, katılımcılara güzel bir gece yaşattı.

Hatıra fotoğrafları ve ikramlarla sona eren sergi, 24 Mart 2016 tarihine kadar ziyarete açık olacak.